Marka hakkına ilişkin eski düzenlemeler, 556 sayılı KHK’da yer almaktayken SMK itibariyle işbu KHK yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik de SMK kapsamında yürürlüğe girmiştir.
Marka, bir işletmenin, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğer işletme ve teşebbüslerin mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan, marka sahibine sağlanan korumanın açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir nitelikteki sözcükler, şekiller, renkler, sayılar, harfler, hareket, koku ve konum gibi işaretlerdir. Her marka bir işaretken, her işaret marka değildir. İşaret kavramı, markayı da kapsayacak şekilde daha geniş bir kümeyi temsil eder.[1]
Marka olabilecek işaretlerin kapsamı gittikçe artmaktadır. Örneğin 556 sayılı KHK’da çizimle gösterilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen işaretler marka olarak tescil edilebilirken SMK’da bu düzenleme isabetli olarak kaldırılmıştır. 556 sayılı KHK’da tescil edilemeyen ses markası, üç boyutlu marka, renk markası gibi markaların SMK ile artık tescili mümkün hâle gelmiştir. [2]
Markaların, kaynak gösterme fonksiyonu, reklam fonksiyonu, garanti fonksiyonu ve ayırt edicilik fonksiyonu bulunmaktadır. Ayrıca marka hukukunda teklik ilkesi ve öncelik ilkesi esastır. Markalar, geleneksel markalar ve geleneksel olmayan markalar şeklinde ikiye ayrılır. Geleneksel markalar, sözcük, şekil ve bunların bir araya gelmesiyle oluşan markalarken geleneksel olmayan marka ise bunlar dışında kalan markaları kapsar.
Markaların en önemli özelliği ayırt ediciliktir. Zira ayırt edicilik vasfına sahip olmayan bir işaretin marka olarak tescili mümkün değildir. Ayırt edicilik soyut ve somut şeklinde ikiye ayrılır. Soyut ayırt edicilik, bir işaretin, herhangi bir mal ve hizmet için ayırt edicilik teşkil edip etmemesine, bütünlüğüne, sınırlarının belirlenip belirlenememesine göre belirlenir. Bir başka deyişle akla gelebilecek hiçbir mal veya
hizmet için ayırt edici mahiyette olmayan bir işaret, soyut ayırt edicilikten yoksun kabul edilir. [3] Somut ayırt edicilikte ise işaretin, tescili talep edilen mal ve hizmeti diğer mal ve hizmetlerden ayırt etmeye elverişli olup olmadığına bakılır.
Belli bir gerçek veya tüzel kişiye tescil edilen ferdi marka yanında ortak marka ile garanti markası da yasal olarak düzenlenmiştir. Ortak marka; üretim, ticaret veya hizmet işletmelerinden teşekkül eden bir grup tarafından kullanılan markadır. Ortak marka, grup üyesi işletmelerin mal ve hizmetlerini diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayrıt etmeye yarar. Garanti markası ise bu markayı kullanma hakkına sahip olanlar mal ve hizmetlerinde önceden belirlenen standartları yerine getirdiğini garanti eder. Garanti markası teknik şartnamesinde, garanti edilen şeyin üretim şekli, kalite, sağlamlık gibi özelliklerden hangisi garanti ettiğini, bu markayı kullanma şartlarını, yapılacak denetimlerin usul ve süresi düzenlenir. Ayrıca markalar lisans konusu olabilir, lisansın yapısına göre inhisari ve inhisari olmayan lisans sözleşmeleri mevcuttur.
[1] ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 24
[2] YÜKSEKOL, Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu’na Göre Marka Olabilecek İşaretler, YÜHFD, C. XIV, S. 2, 2017
[3] KARASU, Ses Markaları, 34
Marka hukukunda marka olarak tescil edilecek işaretlerin tespitinde kural olarak irade serbestisi hâkim olmakla birlikte bu serbestinin sınırı mutlak ret sebepleri ile nispi ret sebepleridir.[4] Mutlak ret nedenlerinin kamusal niteliği ağır basarken; nispi ret nedenleri, tescil konusu işaret üzerinde iddia edilen sübjektif haklara dayanır.[5]
Marka başvurusu, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, başvuru formu, marka örneği, başvuruya konu mal veya hizmetlerin listesi ile Kuruma yapılır. (SMK md. 11) Kuruma yapılacak başvuruyu müteakip Kurum tarafından önce başvuru şekli şartları taşıdığı yönünde değerlendirilir bilâhare SMK md. 5’te düzenlenen mutlak ret sebepleri yönünden yapılacak inceleme neticesinde bu sebeplerden biri yahut başka bir eksiklik tespit edilmediği takdirde, başvuru Markalar Bülteni’nde yayınlanır. Başvuruda şekli eksiklik bulunması durumunda bu eksikliğin giderilmesi için başvurana iki aylık süre verilir. Mutlak ret sebeplerinin varlığı hâlinde ise başvuru direkt reddedilir.
İşbu marka başvurusunun SMK md. 5 ve md. 6 gereğince tescil edilmemesine ilişkin itirazlar iki ay içinde Kuruma yazılı ve gerekçeli olarak yapılır. Kurumun bu itirazları reddetmesi hâlinde itiraz eden ilgililer YİDK’ya itiraz edebilir. YİDK’nın reddetmesi hâlinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ne iptal davası açılabilir.
Markanın bültende yayımlanması sonucunda itirazın olup olmamasına göre tüm bu süreç sonunda marka tescil edilip, sicile kaydedilir ve Marka Bülteni’nde yayınlanır.
Tescil edilerek, bültende yayınlanan marka SMK kapsamında 10 yıllık bir süre boyunca SMK kapsamındaki müeyyideler ile hukuki ve cezai olarak korunur. Markalar, bu on yıllık süre bitimine altı ay kala marka sahibi tarafından Kuruma yapılacak talep ile yenilenebilir (SMK md.23).
[4] SULUK; KARASU; NAL, Fikri Mülkiyet Hukuku, 169
[5] KAYA, Ticari İşletme Hukuku, 482
Marka hakkına tecavüz hâlleri SMK md. 29’da düzenlenmiştir.
Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı SMK md. 7’deki biçimde kullanmak
Hak sahibi aşağıdaki tecavüz niteliğindeki eylemlerin önlenmesini talep edebilir;
Hak sahibi, ticaret alanında işaretin kullanılmasıyla tecavüz niteliğindeki aşağıdaki eylemler karşısında yasaklanmasını talep edebilir;
Marka hakkına tecavüz halleri ana başlıklar:
Marka sahibine sağlanan bu haklar, markanın tescilinin bültende yayımlanmasından itibaren üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. Fakat tecavüz edenin kötü niyetli olması durumunda yayım tarihinden önce de bu haklar kullanılabilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki marka sahibinin markasını taşıyan mal ve hizmetini bir kez piyasaya sürmesi hâlinde bir başkasının bu ürünleri ticari amaçla elinde bulundurması tecavüz teşkil etmeyecektir. SMK md. 7/5’te marka sahibinin engelleyemeyeceği, marka hakkına tecavüz niteliğinde olmayan kullanımlar belirtilmiştir. Fakat bu kullanımlar dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içerisinde gerçekleşmelidir.
Yukarıda sıralanan bir marka hakkına tecavüz niteliğindeki eylemlerden görüleceği üzere marka ile aynı ya da benzer işaretin üretilmesi tek başına tecavüz teşkil etmemektedir. Bu işaretin ayrıca ticari amaçlarla kullanılması gerekmektedir. Marka hakkına tecavüz nedeniyle hak sahibinin açacağı davalarda davalı, markanın tescil talebinden itibaren beş yıl kullanılmadığını ya da kullanıma beş yıl ara verildiğini def’i olarak ileri sürebilir.

Büromuzun veya başka avukatların ismi kullanılarak adınızın yasadışı bahise, terör örgütlerine ve sair suçlara karıştığı iddiası ile sizlerden para isteyenlere itibar etmeyiniz.